TMMOB Çevre Mühendisleri Odası İstanbul Şubesi’nce 20.09.2023 tarihinde ‘Deprem Sonrası İnşaat ve Yıkıntı Atıklarında Asbestin İncelenmesi: Hatay Örneği’ başlıklı bir basın açıklaması yapıldı. Biz de Nehna olarak şube yönetim kurulu üyesi Utku Fırat tarafından sunulan bu basın açıklamasını takip ettik.
Açıklamada, ülkemizde asbestin çıkarılması ve kullanılmasının 2010 ve 2013 yılında çıkarılan yönetmelikler ile yasaklanmış olmasına rağmen; bu tarihlerden önce inşa edilmiş olan binalarda sıkça kullanılmış olduğu ve bu binaların yıkılması ile asbest liflerinn ortaya çıkacağı varsayımı ile bu araştırmaya başlandığı belirtildi. Bu ihtimal sebebiyle yapılan araştırma neticesinde düzenlenen rapor kamuoyuyla paylaşıldı.
Rapora göre; 02.09.2023 ve 03.09.2023 tarihinde Hatay ilinin çeşitli noktalarından alınmış olan 45 adet numunenin incelenmesi neticesinde bu numunelerden 16’sında asbest tespit edilmiştir. Bu numunelerden bir kısmı yıkıntılardan alınmış olan katı numuneler, bir kısmı ise yüzeylerden stub yoluyla alınmış toz numuneler olduğu görülüyor. Raporda dikkat çekilen detay ise çalışmanın yapıldığı tarihlerden 2-3 gün kadar önce bölgede gök gürültülü yağışlar ve fırtınalar gerçekleştiği, bu sebeple fauna ve yerleşim alanlarının yüzeyinde bulunan toz yoğunluğunun düştüğü, dolayısıyla çalışma sırasında tespit edilen asbestin 2-3 gün süre zarfında biriken tozlardan alındığıdır. Bu detay, uzun süre yağışın olmadığı özellikle yaz aylarında asbest oranının tespit edilenin çok üstünde olabileceğini gösteriyor.
Asbestin toz halinde havaya karışması neticesinde bölgede yaşayanların solunum yoluyla maruz kalacağı, Uluslararası Kanser Araştırmaları Ajansı (IARC) tarafından ‘kesin kanserojen’ olarak kabul edildiği ve etkilerinin 15-20 yıl sonra ortaya çıktığı belirtilen rapora göre alınması gereken acil önlemler şöyle sıralanıyor:
Yıkım yapılan bölgelerde yaşayan halkın, çalışanların ve gönüllülerin mutlaka FFP3 koruyuculuk derecesinde maske kullanması,
Bölgede yıkım yapılırken mutlaka sulama yapılarak, ortaya çıkması muhtemel tozların önlenmesi,
Hafriyat çalışmalarında görev alan işçilere maske temin edilmesi ve asbestin zararları konusunda gerekli bilgilendirmenin yapılması,
Yıkımına başlanmamış binalarda asbestli malzeme olup olmadığının tespit edilmesi ve tespit edilen asbestli malzemelerin ayrıştırıldıktan sonra yıkım işlemine başlanması,
Enkaz kaldırma çalışmaları sırasında kullanılan kamyonların kasaları örtünmeden trafiğe çıkmasına izin verilmemesi,
Asbestli malzemenin gerekli izolasyon işlemleri yapılarak yaşam alanlarından uzak bir bölgede depolanması.
Bölgemizde meydana gelen depremler neticesinde akut dönemde öncelikle can ve mal kayıplarına ilişkin zararlar gündemimizdeyken, aradan geçen sürede özellikle alınmayan tedbirler sebebiyle çevresel zararlar da gündemimizde yer tutmaya başladı. Haberimize konu olan rapora göre, enkaz kaldırma ya da yıkımlar esnasında alınmayan tedbirler ve ihmaller sebebiyle halk sağlığı tehlikeye atılıyor. Bu tehlike maalesef sadece bugünümüzü değil; geleceğimizi de tehdit ediyor.
Comments