top of page

"" için 222 öge bulundu

  • Antakyalı Ortodokslar da seçime hazır

    18 Haziran 2022 tarihli Resmi Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe girmiş olan ‘Cemaat Vakıfları Seçim Yönetmeliği’ ile ilgili olarak Nehna’da 20 Haziran 2022 tarihinde Anna Maria Beylunioğlu ve Emre Can Dağlıoğlu’nun muhatapların ve azınlık vakfı temsilcilerinin ilk tepkilerini derlemeleriyle oluşturdukları kapsamlı bir değerlendirme yazısı ve 22 Haziran 2022 tarihinde yönetmeliğin hukuki değerlendirmesine ilişkin yazımı yayınlamıştık. Her iki yazı da yönetmeliğin ilk yayınlandığı dönemde ve henüz uygulama aşamasına geçilmemişken yazılmış olan yazılardı. Bu kez aradan geçen sürede yönetmelikte yapılan değişiklikler ile uygulamaya ilişkin değerlendirmelerimi yazıya dökmeye çalışacağım. Konuya biraz ilgisi olanlar, yönetmelikle birlikte hastanesi olan vakıflar hariç olmak üzere tüm cemaat vakıflarının 2022 yılı sonuna kadar seçimlerini gerçekleştirmeleri gerektiğini hatırlayacaktır. Bu nedenle gelinen tarih itibariyle bütün vakıfların seçim süreçlerine başlamış ve gerek seçmen gerekse de aday listelerini mevzuatın öngördüğü şekilde VGM Bölge Müdürlüklerine teslim etmiş olmaları gerekmekte. Hatta bir kısım vakıfların seçimlerini yaptılar ve göreve başladılar. Yönetmelik yayınlandığı dönemde ilk izlenimler yönetmeliğin demokratik anlamda bir geri adım olduğu konusunda toplanmıştı. Bu nedenle bu yönetmelikle seçim yapılıp yapılamayacağı konusunda şahsen tereddütlerim vardı. Ancak aradan geçen sürede, ilk tepkilerin yavaş yavaş sönümlendiği ve hemen hemen tüm vakıfların bu yönetmelikle seçime gitme konusunda hemfikir olduğu görülüyor. Tabi bunun gerekçelerinden biri çok uzun süredir seçim yapılamıyor oluşu. Vakıflar artık ne şekilde olursa olsun seçim yapıp; yeni yönetimlerini belirlemek istiyorlar. Bu yazıyı kaleme almadan önce konuyla ilgili görüşüne başvurduğum Laki Vingas da ‘‘On yıl bekledikten sonra çıkan seçim yönetmeliğinin içeriği bizi hayal kırıklığına uğrattı…. Ancak seçim yapmamak, hangi şartlarda olursa olsun seçim yapmaktan daha kötü’’ cümlesiyle yönetmeliğin içeriği ne olursa olsun artık vakıfların seçim yapmak zorunda olduğunun altını çizdi. Bu konudaki görüş ve kaygılarımı 22 Haziran 2022 tarihli yazımda detaylı bir şekilde anlattığım için tekrar etmek abesle iştigal olacak. Peki 18 Haziran’dan bugüne kadar neler yaşandı? Yönetmeliğe ilişkin eleştiriler kamuoyunda dillendirilirken ruhanilerden ilk tepki Türkiye Ermenileri Patriği Sahak Maşalyan’dan geldi. Patrik Maşalyan, 20 Haziran 2022 tarihli yazılı açıklamasında bir an önce yönetmelik çerçevesinde harekete geçilmesi gerektiğini belirtti ve:  “Cemaatimize tavsiyemiz, bardağın dolu kısmını görerek bir an önce seçimlere hazırlanmaktır. Zaman kaybetmeye tahammülü olmayan süreçlerden geçiyoruz. Toparlanmanın ve yeniden yapılanmanın tam zamanıdır” diyerek cemaate tavsiyede bulundu. Bununla birlikte bir kısım vakıf yöneticileri özellikle seçim bölgesi ve seçmen listeleri konusundaki tereddütlerin giderilmesi amacıyla yetkililerle görüşmeler yaptı. Bunların sonuncusu 10 Eylül 2022 tarihinde yapılmış olan ve cemaat vakıfları temsilcileriyle İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun bir araya geldiği toplantıydı. Bu toplantı neticesinde yönetmelikte bazı değişiklikler yapılmasına karar verildi. Söz konusu değişiklikler 17 Eylül 2022 günü Resmi Gazete’de yayınlandı ve yürürlüğe girdi. Yapılan değişiklikle yönetmeliğin 6. maddesinin sonuna ‘’İstanbul ili içinde aynı cemaat mensuplarından oluşan cemaat vakfı sayısının on beşten az olması halinde seçim çevresi tüm ildir.”  fıkrası eklenerek vakıf sayısı az olan vakıfların sorunlarına bir çözüm üretilmiş oldu. Bahsi geçen yönetmelik değişikliği İstanbul genelinde 15’ten az vakfı bulunan Yahudi, Süryani, Gürcü, Keldani ve Bulgar vakıflarını kapsıyor. Ancak anlaşılan yetkililerle yapılan mekik diplomasisi tam olarak işe yaramamış ki, Ermeni ve Rum vakıfları bu kapsamda yer almıyor. Nitekim; özellikle Rum vakıfları il genelinde seçim yapılmasını talep ediyorlardı. Konuyla ilgili görüşünü aldığım Laki Vingas bu konuda en büyük mağduriyeti Rum toplumunun yaşadığını; kapsam dışında kalan Ermeni toplumunun sadece dört vakıf için il genelinde seçim yapılmasını istediğini, diğer toplumların ise bu değişiklikle mağduriyetlerinin giderildiğini ancak İstanbul’da var olan 64 adet Rum vakfının kapsam dışında bırakılmasının Rum toplumu için büyük bir hayal kırıklığı olduğunu söyledi. Bunun sebebini ise geçmişten gelen bir anlayışın devamı şeklinde yorumladı. Yine 17 Eylül 2022 tarihli değişiklikle yönetmeliğin seçim çevresi ve seçmen sayısına ilişkin maddesinde bir düzenleme yapılarak; her vakfın içinde bulunduğu seçmen bölgesinde kayıtlı tüm seçmenlerin seçmen listesine dahil edilmesi gerektiği düzenlendi. Değişiklik öncesinde bu hususta bir tereddüt oluşmuş; bazı vakıflar seçmen listelerini sadece kendi ilçe ya da semtlerinde kayıtlı seçmenlerden oluşturmak istemişti. Bu değişiklikle bu tereddüt de giderilmiş oldu. Bu değişikliğin ardından özellikle hükümet kanadından yapılan açıklamalarda yönetmelikte başkaca değişiklik yapılmayacağı belirtildi ve vakıfların yönetmeliğin bu haliyle seçim yapması gerektiği mesajları verildi. Hukuki Hamleler Vakıf yöneticilerinin ve toplumun büyük kısmı yeni yönetmelikle seçime hazırlanırken Ermeni toplumu mensupları tarafından yönetmeliğin iptali talebiyle iki ayrı dava açıldı. Bunlardan ilki Beyoğlu Üç Horan Kilisesi Vakfı başkanı Av. Simon Çekem tarafından açılmış olan ve aynı zamanda yürütmenin durdurulması talebini de içeren dava iken; diğer bir dava da yine Ermeni toplumundan Av. Sebu Aslangil tarafından açıldı. Her iki davada da yönetmeliğin gerek Lozan Antlaşması gerekse de evrensel hukuk kurallarına ve Anayasaya aykırı olduğundan bahisle iptali talep edildi. Henüz her iki davada da bir netice elde edilememiş olsa da yürütmesinin durdurulmasına ya da yargılamalar neticesinde yönetmeliğin iptaline karar verilmesi ihtimal dahilinde. Böyle bir durumda ise yapılan seçimlerin meşruiyeti sorgulanır hale gelecektir. Antakyalı Ortodokslar seçimlere hazır! Genel azınlık toplumunda süreç sıkıntılarla devam ederken; Antakya ve çevresindeki Ortodokslar bu tartışmaların uzağında ve tamamen seçimlere odaklanmış durumda. Antakya Ortodoks Kilisesi Vakfı başkanlığını uzun süredir yürüten Fadi Hurigil 20 Kasım 2022 tarihli seçimde yeniden başkan seçildi. İki listeyle seçime giden Antakya Kilisesi Vakfında Hurigil’in oyların büyük çoğunluğunu alması toplumun geçmiş dönemdeki hizmetlerden memnun olduğu şeklinde yorumlanabilir. Bölgenin en kalabalık nüfusuna sahip olan İskenderun Ortodoks Kilisesi vakfında ise uzun süreli toplantılar ve istişareler neticesinde seçime tek ve blok listeyle gidilmesi kararı alındı. Önceki başkan Can Teymur’un yine başkan adayı olduğu listede yönetim kurulunun büyük oranda yenilendiği görülüyor. Aday listesinde daha önce vakıflarda görev almamış, genç ve kadın adaylar dikkat çekiyor. İskenderun’da seçimin 4 Aralık’ta yapılması kararlaştırıldı. Bölgedeki diğer vakıfların seçim süreci ise şöyle: Samandağ Ortodoks Kilisesi Vakfı da başkan Dimyan Emektaş başkanlığında yeni yönetim adaylarıyla tek ve blok listeyle seçime gitti. 27 Kasım 2022 tarihinde yapılan seçimde yönetimde hiç kadın olmaması dikkat çekiyor. Altınözü ilçesi Sarılar Mahallesi Rum Ortodoks Kilisesi Vakfı da seçime 4 Aralık günü tek ve blok listeyle gidiyor. Halihazırda başkanlık görevini yürütmekte olan Münir Balıkçıoğlu yeniden başkanlığa aday. Sarılar’da da Samandağ’da olduğu listede kadın aday bulunmuyor. Altınözü ilçesi Tokaçlı Rum Ortodoks Kilisesi vakfı ise başkan ve yönetim seçimlerini gerçekleştirdi. Mihail Şahbaz yeni dönemde başkan seçilirken, yönetimde hiç kadın bulunmuyor. Arsuz Ortodoks Kilisesi Vakfı da seçime tek listeyle gidiyor. Genç başkan adayı Cemil Turan, yeni dönemde nüfusu hayli azalmış olan vakfın sorunlarıyla baş etmeye çalışacak. Mersin Ortodoks Kilisesi Vakfında seçimler 4 Aralık Pazar günü yapılacak. Mersin’de de tek listeyle seçime gidilirken, başkanlığa Can Arap aday. Bu vakfın aday listesinde ise bir kadın aday bulunuyor. Toparlamak gerekirse, 18 Haziran 2022 tarihli Cemaat Vakıfları Seçim Yönetmeliğinin gerek Lozan Antlaşması, gerekse de ulusal ve uluslararası mevzuatlara aykırı olduğu herkesin ortak fikri olmasına rağmen; uzun yıllardır seçim yapamayan vakıflarımız için bu yönetmelikle seçime gitmekten başka çare bulunmamakta. Antakya ve çevresindeki bazı vakıfların aday listelerindeki kadın yoksunluğu olumsuz bir tabloya işaret etse de, umalım ki bu yönetmelikle birlikte yaşanan hak kayıplarını önümüzdeki dönemde telafi edebileceğimiz demokratik bir ortam oluşsun. Bu vesileyle yeni seçilen ya da seçilecek tüm vakıf yönetimlerine başarı diliyorum. Not: Bu yazının hazırlık sürecinde görüşlerini samimi bir şekilde benimle paylaşan Sn. Laki Vingas’a çok teşekkür ederim. Öne çıkan görsel: Antakya Rum Ortodoks Kilisesi Facebook sayfası

  • How Turkiye’s Antiochian Christians are preserving Christmas traditions in their native Arabic tongu

    Menekşe Tokyay – Arab News Although Christmas is not officially celebrated in Turkiye, the streets of its towns and cities are already aglow with festive lights, decorated trees and even the occasional Santa Claus. And while Christians make up just 0.5 percent of the population, Christmas traditions have been absorbed into cultural life. In a land populated by many ethnic and religious communities, the Arabic-speaking Christian community living in southern Turkiye has sought to preserve its Christmas traditions by conducting worship and rituals in its members’ native Arabic tongue on Dec. 25. There are thought to be around 9,000 Antiochian Christians — commonly known as “Arab Orthodox” — living in Turkiye today, mostly concentrated in the southern province of Antakya, one of the most important spiritual hubs in the Christian world. Previously known as Antioch, Christians have been living there for two millennia. There is also a significant Antiochian community in Istanbul, as well as other areas of the Levant, while the community has a large diaspora in Europe, Australia and the Americas. Like Christian communities throughout the world, the Christians of Antioch listen to Christmas carols, exchange gifts with family and serve traditional Christmas food, but always with a local touch. Christmas trees in Antiochian Christian homes are only taken down after the Epiphany on January 6. Anna Maria Beylunioglu was born into an Antiochian Orthodox family in Antakya. She is also among the founders and editors of Nehna, an online platform to exchange socio-cultural information and articles on the history and culture of the Antiochian community of Antakya. For her, December and January festivities have a sacred and special place. She decorates her Christmas tree on Dec. 6, the Feast of Saint Nicholas — the predecessor to Santa Claus — who was born in present-day Turkiye, and prepares small gifts for her family. Although she is married to a Muslim man from Istanbul, Beylunioglu observes Antiochian Orthodox traditions. Her academic background, focused on the links between politics and food, has given her an additional outlet through which to transmit her cultural heritage to her children and the wider community. However, she raises her children in a strictly secular way, without imposing any religious identity on them, so they may choose their own beliefs in the future. “Christmas means to me a time of togetherness with my beloved ones,” Beylunioglu told Arab News. “I do really love the calm it gives me amid all the chaos of our daily life. There is always something magical about being together during these religious occasions with my friends and relatives — be they Muslim or Christian.” The Antiochian community in Turkiye typically forgoes the traditional turkey roast for the Christmas table, instead serving a special soup for the occasion. “I prepare the traditional kishk soup made from salted yogurt, cabbage, tarhana, stuffed meatballs, and chickpeas, which is a special taste for those who come from Samandag district of Antakya,” she said. “Some other members of our community prepare lebeniye soup with rice, chickpeas, beef and yogurt or borani soup. To remember Jesus Christ’s birth, as described in the Bible, I also prepare Helavet Isa, made of semolina, walnut, mastic and sugar.” The Antiochian community in Turkiye observes a fast from Nov. 15 to Dec. 24 by avoiding all meat and animal products. At the end, they all gather at the St. Paul Orthodox Church in Antakya for a festive meal at Christmas mass, where the Antiochian diaspora from Antakya join their relatives in their native city. Fireworks are set off in the churchyard, where attendees sing hymns and wish peace, tranquility, abundance and happiness to the whole world. As she lives in Istanbul, Beylunioglu has not been able to attend the service at Antakya church every Christmas, but she embraces traditional Arabic carols, brightly wrapped gifts and festive foods to express her roots. “Christmas is an opportunity for us to demonstrate our presence in this geography with all the distinctive characteristics,” she said. Each year, Istanbul’s Istiklal Street traditionally hosts crowds to celebrate the birth of Jesus Christ on Christmas Eve, with people playing accordions, singing hymns, lighting candles with prayers, and offering presents. The ceremony ends with a commemoration in St. Antoine Church in Taksim. This article first published in Arab News on December 25, 2022. Foto: Abdulla Sert

  • Samandağlı Mevsimlik İşçiler, 1954

    #EvvelZamanİçindeBizler Bu haftaki fotoğrafımız 1954 yılından. O dönemde Samandağ bölgesinden bir çok aile mevsimlik işçi olarak kafileler halinde Amik Ovası'na ve Çukurova'ya ırgatlığa giderdi. (: Foto Tarık Arşivivi'nden alınmıştır.)

  • Suphi Beylunioğlu ve Filip Tekbaş

    #EvvelZamanİçindeBizler de bugünkü fotoğraf 1967 yılı Samandağ'ından. Suphi Beylunioğlu ve Filip Tekbaş 55 yıl öncesinden bugüne bakıyorlar. ( Foto Tarık Arşivi'nden alınmıştır.)

  • Samandağlı Şengül ailesinden Mari Şovah

    #EvvelZamanİçindeBizler Antakyalı Ortodoksların göç rotalarından Kuzey Amerika kıtasında ilk kilise 1920'lerin sonunda Bridgeport'ta kuruldu. Samandağlı Şengül ailesinden Mari Şovah'a ait bu fotoğraf 1979 yılında Bridgeport kilise dergisinde yayınlandı.

  • Cneydo'da "Su Zeyti"

    Foto: Abdulla Sert Doğduğum köydür Cneydo. Antakya’nın 25 km güneydoğusunda yer alan köyümüz, zeytiniyle bilinen ve yakın zamanda Uluslararası Slow Food Vakfı tarafından tescil edilen biberi ile tanınan Altınözü ilçesine bağlıdır. Köyümüzde, yöreye özgü çeşitlerden asırlık zeytin ağaçlarından hasatı yapılan zeytin tanelerinin çoğu, zeytinyağı üretmek üzere köyde ve çevrede bulunan “kontinü sisteme” sahip yağ fabrikalarında gider. Kontinü üretim sistemine ek olarak, yüzyıllardan beri köyümüzde geleneksel bir zeytinyağı üretim tekniği uygulanmaktadır. Bu tekniğin yöresel adı “su zeyti” üretim tekniği olarak bilinir. 2019 yılında İtalya’da yapılan Arkeobotanik çalıştayında, arkeobotanist Doç. Dr. Burhan Ulaş ile birlikte “su zeyti” konusunu, bana ait fotoğraf ve gözlemlere dayanarak, antik çağlardan gelen bir imalat tekniği olarak bir poster çalışmasında beraber sunduk. Bunun üzerine, ekte izleyeceğiniz belgeseli hazırlamaya karar verdim. “Su zeyti”, emek yoğun bir süreçle üretilen, özel ve biricik lezzete sahip bir zeytinyağıdır. Bu biricikliği belgesele yansıtmak amacıyla birkaç yıl konuyla ilgili fotoğraflar ve videolar biriktirdim. Sonunda ekteki belgeselim ortaya çıktı. Keyifle izlemenizi diler, varsa izlenimleriniz ve eleştirilerinizi e-posta adresime (abdulla.sert@gmail ) iletmenizi rica ederim.

bottom of page