top of page
Şule Can

Yaşayan Miras: Antakya’nın Onarımı için Dayanışma ve İş birliği



Bir kent yeniden nasıl kurulur? Yeniden kurmanın ‘yeni’ olan kısmı aslında eskiyi yaşatmanın yollarını aramak değil mi? Aşina olduğumuz mekanları, tatları, iklimi deneyimledikçe veya tanıdığımız yolları, parkları ve insanları gördükçe kendimizi hatırlamak değil midir olan şey?


Biz Antakyalılar gitmek zorunda kaldığımız, sürüldüğümüz veya sürüklendiğimiz diyarlarda hep Antakya’yı düşünüyor ve düşlüyoruz. Peki neden? Bu duyulan özlem esasında bize ne söylüyor? Buna anlam veremeyenlerin düşüncelerini duyuyorum, dinliyorum. Nostaljik, romantize ve hatta ‘fetiş’ olarak değerlendiren yorumları okuyorum. Oysa öyle farklı bir dava var ki ortada, bu mekan nostaljisinin ötesinde bir şey. Dilim döndüğünce anlatmaya çalışayım.

 

Elbette kente dair anıların yıkıma uğraması dayanılmaz ancak mesele bunun ötesinde. Politik çalışmalara yıllarca Lübnan üzerine çalışan antropolog Ghassan Hage (2009) "politik duygular" üzerinden yaklaşır. Yaşanan zulmün ortasında ve özellikle siyasi şiddetin (örneğin Lübnan veya Filistin gibi yerlerde) yükselişe geçtiği yerlerde siyasi duyguların meşru bir hareket alanı sunmasının altını çizer. Bu oldukça ‘kişisel’ görünen duygu bağlamının ne kadar politik bir noktadan evrildiğini ve tam da bu nedenle göz ardı edilmeyecek nitelikte olduğunu vurgular. Aidiyete dair olan duyguların egemenler tarafından sürekli alaşağı edilmesinin ve her daim kendini yenileyen siyasi şiddetin karşısındaki öfkenin etnografisini çözümlemeye çalışır. Buradan hareketle basit bir nostaljik hikayeye indirgenemeyecek öfkemiz, biz Antakyalılar için her gün yaşamı örgütlemenin yollarını bulmaya çalışmanın merkezinde yer alıyor. Antakyalılar yaşamı kurmaya çalışırken bir yandan her gün gündelik hayatın kentte devamlılığını sekteye uğratan bitmek tükenmek bilmeyen sorunlarla uğraşıyorlar. Bu sorunlar bütünsellik içinde görülmesi gereken ve devam eden bir siyasi şiddetin ürünü. Antakya'nın kentsel kimliğinin hedef alındığı tüm uygulamalar yalnızca refahı bozmakla kalmıyor koca bir kentin yaşayan mirasını hedef alıyor. Bu nedenle Antakyalıların öfkesi politik duyguların temeli. Antakyalılara reva görülen ihmal ve yalnızlaştırma kıskacı Antakyalılığı cezalandırmanın ve daha kötüsü yok etmenin kapısını aralıyor. Antakya'ya geri dönmenin yollarını arayan her Antakyalı bu yok oluşa tanıklık etmenin ağırlığını hissedip öfkeyle biraz daha sarılıyor kentine. İşte bu nedenle her gün düşlerine Antakya doluşuyor binlerce insanın.

 

Bizzat kendim Samandağ'da yıkılan evimi yeniden kurabilecek miyim diye her gece kara kara düşünürken en politik duyguların kucağında buluyorum kendimi. İşte depremin yıl dönümüne bir kaç gün kala sessiz kalmanın yalnızca ruhumuzu değil kentimizi de talana teslim etmek olduğunu biliyoruz. Bu nedenle bu kentin savunulması için dünyanın her bir köşesinden yayılan ve büyüyen dayanışma ile hareket etmeye ve söz söylemeye gayret ediyoruz. Akademik, aktivist ve Antakya dostu tüm paydaşlarla bu kentin geleceğinin korunmasının hem Antakyalılar hem de kapsayıcı bir yaşam tarzı özlemi çeken tüm Türkiyeliler için değerini bilerek pek çok koldan sesimizi duyurmaya çabalıyoruz. Bu amaçla gerçekleşen ‘Yaşayan Miras’ forumunu bu örneklerden biri olarak sizinle paylaşmak istiyorum. İngiltere merkezli Sınır Tanımayan Mimarlar (ASF-UK), Herkes İçin Mimarlık (HİM) ve yerelde Nehna’nın da içinde olduğu pek çok Sivil Toplum Kuruluşu’nun ve taban örgütün bir araya gelerek düzenlediği Açık Forum, Antakya’nın onarımı için acilen atılması gereken adımları ve Antakyalı topluluklar için ön plana çıkan meseleleri ele aldı. Kasım 2023’te gerçekleşen bu Forum sonuçları ve bundan sonra nasıl ilerlenmesi gerektiği ortak bir bildiri ile sunuldu. Bundan sonra da devam edecek bu iş birliğini büyütmeyi ve Antakya için çalışmalara bu dayanışma ruhu ile devam etmeyi umut ediyorum. Şimdi sizi bu ortak bildiri ile baş başa bırakıyorum. Yaşamı hep birlikte örgütleyeceğiz ve iyileşeceğiz! Antakya’yı Antakya yapan insanlarıdır!





Antakya’da deprem sonrası toplum odaklı yeniden inşa süreci için ortak bir açıklamanın pdf versiyonu için tıklayınız.



205 görüntüleme

Bu platformun kendine ait resmi bir görüşü yoktur. Bu oluşum içerisinde yer alan tüm yazılar yazarların şahsi görüşüdür.  Okuduğunuz bu yazının yayın hakları nehna.org’a aittir, ilkelerimiz gereğince sitemizdeki yazıların paylaşılmasında bir sakınca görmüyoruz. Ancak paylaşım yapılırken evrensel basın ilkelerine riayet edilmesi, yazının ilk olarak nehna.org sitesinde yayınlandığına ilişkin ibare bulunması ve yazarın isminin anılması hususlarına dikkat edilmesini önemsiyoruz.

bottom of page